Devlet Bahçeli’nin dili
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Devlet Bahçeli’nin dili

27.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

MHP lideri en son üç yıl önce Alevi açılımı yaparak “Cemevleri ibadethanedir, bize düşen saygı duymak ve destekleyici tavır almaktır” demişti.

Ardından Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde kendi parasıyla satın alıp Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu’na hibe ettiği arazide bir cemevi ve külliye yaptırıyor.

Gazeteci İsmail Saymaz, halktv. com.tr’de yayımlanan bir yazısında, geçen 22 Ekim’de “terörsüz Türkiye” için DEM’e elini uzatan Bahçeli, birkaç ay önce MHP’li milletvekilleriyle yaptığı kapalı toplantıda, sözü milli bütünlüğe ve kardeşlik hukukunun pekiştirilmesine getirmiş, Kürtler ve Alevilerin bürokrasiden dışlanamayacağını vurgulamak için “Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun, bir Kürt, diğeri Alevi olsun” demiş.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Aleviler konusundaki duyarlığı bilinen bir şey. Bahçeli, “kardeşliği pekiştirmek için” bu öneriyi dile getirdi düşünülüyor.

Ancak, sayın Bahçeli’nin bu önemli düşüncesi Lübnan’ın siyasi görünümünü aklıma getirdi.

TC Dışişleri Bakanlığı’nın “Lübnan’ın siyasi görünümü”ne ilişkin görüşleri şöyle:

[Birçok dinsel ve etnik grubun bir arada yaşadığı Lübnan’daki siyasi yapı, ülkenin kurucu belgesi olarak tanımlanan ve 1943 yılında üzerinde mutabakata varılan Ulusal Pakt çerçevesinde, siyasi görevlerin mezhepler arasında nüfuslarıyla orantılı olarak paylaştırılması esasına göre oluşturulmuştur. Ulusal Pakt ile cumhurbaşkanının Maruni, Meclis başkanının Şii, başbakanın Sünni olması ve parlamento üyelerinin Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında 6/5 oranında paylaşılması kararlaştırılmıştır.

1970’li yılların başlarında nüfusları artan Müslümanlar ülke yönetiminde daha fazla hak ve Meclis’te eşit temsil taleplerinde bulunmuşlardır. 1967 Savaşı’ndan sonra Lübnan’da sayıları giderek artan Filistinli mülteciler de demografik yapının değişmesine yol açmıştır. Lübnan iç savaşının (1975- 1990) önemli nedenlerinden biri olarak görülen bu siyasi yapı, 1989 yılında imzalanan “Taif Anlaşması”yla kısmen değiştirilmiştir. Söz konusu anlaşmayla, Hıristiyan toplumundan seçilen cumhurbaşkanının yetkileri kısıtlanmış, Meclis’te Hıristiyan ve Müslüman milletvekillerinin sayıları eşitlenmiş ve kendi içlerinde mezhep temelinde bölüştürülmüştür.

Lübnan’daki rejim “parlamenter demokratik cumhuriyet” olup kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanmaktadır. Ancak sistem siyasi parti/ideoloji değil, din/etnik grup temelinde kurulduğundan uygulamada önemli kararlar ancak oydaşmayla alınabilmektedir. Aşamalı olarak, dinsel/mezhepsel temele dayanmayan bir yapıya gidilmesi Taif Anlaşması sonrasında anayasaya eklenmiş bir hedef olarak yer almıştır.]

Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın metninin şu bölümüne dikkat etmenizi isteyeceğim: “Ulusal Pakt ile cumhurbaşkanının Maruni, meclis başkanının Şii, başbakanın Sünni olması ve parlamento üyelerinin Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında 6/5 oranında paylaşılması kararlaştırılmıştır.”

Görev paylaşımı dinsel inanç üzerinden yapılıyor. Sayın Bahçeli de “Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun, bir Kürt, diğeri Alevi olsun” dediğine göre Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanının iki yardımcıdan biri bir etnisiteyi (Kürt) öteki ise bir dinsel inancı (Alevi) temsil edecek. Bu durum Cumhuriyetin laiklik ilkesine ve ulus devlet anlayışına aykırı olduğu gibi, tartışma konusu da olacak: Cumhurbaşkanı bir tane, mavi boncuk dağıtamaz! Türk ama Sünni mi Alevi mi? İki dikenli değnek!

***

Devlet Bahçeli “Kürt” ve “Alevi” sorununda yaptığı inanç ve köken ayrımcılığı yüzünden kendisini eleştirenleri suçluyor ama istediği kadar çok ağır deyimlerle suçlasın. Boşuna! Sözleri tarihin defterine yazıldı!

Türkiye’de şu anki topludurum (konjonktür) yurt barışının herhangi bir dinsel ve etnik çekişme ve çatışmaya yer ve olanak vermemesi gereken, evrensel tanımıyla devlet vatandaşlığı, “adsız” ama her türlü ayrımcılığı dışarıda bırakan eşitlikçi vatandaşlık. Bunun dayanak kanıtı da TC devletinin verdiği kimlik: Sahibinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu ve nüfus kütüklerinde kaydı bulunduğunu kanıtlayan resmi kimlik belgesi. Yurtiçinde nüfus müdürlükleri, yurtdışındaysa Türkiye Cumhuriyeti’nin dış temsilcilikleri tarafından verilir. Yasaya göre her Türk vatandaşı, doğumuyla beraber nüfusa yazılır ve adına kimlik kartı çıkar! Üzerinde bir başka bilgi (etnisite ve din inancı ya da inançsızlığı) yer almaz. Ve bu bilgiler asla tartışılmaz!

Bu kadar!

Yazarın Son Yazıları

Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025